Muğla- Fethiye-Ölüdeniz Gezi Notları – 2015 Haziran

Merhabalar,

Gezmek güzel yerler görmek..

Türkiye; güzel ülkem.. Hangi şehre gidersem gideyim güzel yerler harika tarihi yapılar, manzaralar, denizler, göller, ırmaklar.. Dört bir yanı cennet..

Ölüdeniz diye çıktık yola, öncesinde otel , otobüs, uçak bileti ayarladık. Giderken otobüs, gelirken uçak..
Mümkünse uçak ile gidip orada araba kiralamak en mantıklısı.
Arabanız varsa o da olabilir.
4 gece 5 günde gezdiğim yerlerden notlar paylaşacağım..
 
Fethiye merkezde kordon çok güzel, sahilinde dolaşmak insana huzur veriyor..
Sahilde bulunan kafeler hoş. Fiyatlar her bütçeye uygun bulunuyor..
Daha sonra otelimizin bulunduğu Ölüdeniz’e geçtik Ölüdeniz’de denize yakın bir Otel olan Mavi Belce Hotel’de kaldık. Güzel ve uygun fiyatlı bir otel..
İlk gün tabi ki dünyaca ünlü denizi Ölüdeniz’e gitmek gerekti.
Mavinin her tonunun bulunduğu deniz..Havaya baktığınızda gökyüzünde yamaç paraşütü yapan insanlar..
Plajın belli bir yerine kadar ücretsiz , fakat lagün kısmına yaklaştığınızda giriş ücreti olarak sizden 6 TL ücret istemektedirler. Bu fiyata tabi ki şezlong dahil değil. Ancak şezlong almak zorunda değilsiniz. Fakat şezlonglardan havlu atmaya yer bulabilirseniz… Şezlong fiyatı 8-10 lira civarı.
Ölüdeniz
Ölüdeniz
Dünyaca ünlü bu denizin aşağıda anlatılan şekilde bir hikayesi bulunuyor..
 

”Eski çağlarda denizin bu tarafından geçen gemiler açıkta demirler ve içme suyu almak için kıyıya sandalla çıkarlarmış. Bir gün yaşlı bir kaptanın genç, yakışıklı oğlu su almak için koya çıktığında güzel Belcekız’ı görmüş. Görür görmez de birbirlerine aşık olmuşlar; ama delikanlı suyu alıp dönmek zorundaymış. Gemi uzaklaşıp gitmiş. Belcekız hep kıyıya bakmış, sevgilisinin yolunu gözlemiş. Delikanlı da geminin o taraflardan her geçişinde su almaya gelir, görüşürlermiş. Bir gün buradan geçerken fırtına patlamış. Delikanlı, babasına burada korunaklı bir koy olduğunu söylemiş. Babası da delikanlının sevgilisini görmek için gemiyi parçalamayı göze aldığını düşünmüş. Fırtınayla birlikte kavga da büyümüş baba-oğul arasında. Gemi tam kayalara çarpacakken baba bir kürek darbesiyle oğlunu denize atmış ve dümene yapışmış. Tam o sırada durumu kavramış.Deniz dönerek çarşaf gibi bir koya girmekteymiş. Oğlan orada ölmüş. Kayalarında üzerinde sevdiğini bekleyen Belcekız da kayalara atlayıp ölmüş. İşte o günden beri kızın öldüğü yere Belcekız, delikanlının öldüğü yere de Ölüdeniz denmiş.”

Bu mükemmel denizde gün boyunca yüzebilir, denizin keyfini çıkarabilirsiniz..

Ölüdeniz demiş ve yeri gelmişken üzücü bir olayı da belirterek bir parantez açmak istiyorum
Ölüdeniz’i gezdiğinizde göreceksiniz ki Türkçe adına bir şey yok.

Birçok turist gelmiş,çoğu da İngiliz olan bu turistlerin bazıları da bu beldeden ev de satın almış olduğu söyleniyor..

Tüm kafe , restoran, berber , eczane…

Aklınıza gelebilecek tüm işletme isimleri İngilizce.
Bu kadar hayranlık İngilizceye.. Nerede Türk Milliyetçiliğimiz.
Yemek yemeye gittiğinizde menüler İngilizce..
Tekne turuna katılın , anonslar önce İngilizce yapılıyor.
Gerçekten hayretler içerisinde kalıp üzülüyorsunuz..

Dil bilmek güzel evet birçok dil bil ama sen neden kendi dilini kaybedersin..

Belde de dolaştığınızda kendi ülkenizde yerli değil yabancı turist oluyorsunuz..
Tamam turistler gelsin, güzel hoş fakat dilini niye kaybedersin..

“Türk milletinin dili Türkçe’dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır.” (1929) Mustafa Kemal Atatürk

“Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir. “(1929)
-Mustafa Kemal Atatürk

 
‘Dilini kaybeden bir millet, herşeyini kaybetmiş demektir.’
Peyami Safa
Dilimize sahip çıkalım. Bu konuda herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum.
Neyse burada parantezi kapatıyorum…
Akşama doğru önerim , Fethiye’de bulunan yürüyerek de gidebileceğiniz Kale Park Restorana gitmeniz.
Burada tüm Fethiye ayaklarınız altında.
Denizi görebileceğiniz , gün batımını izleyebileceğiniz harika bir yer..
İçeride çalışkan , hızlı , güler yüzlü garsonlar bulunuyor.Özellikle Volkan kardeşime buradan teşekkürler 🙂 İşletmeciyle de tanışma fırsatımız oldu , muhabbeti güzel olan abimiz bize epey bir misafirperverlikte bulundu sağ olsun. Fiyatlar da orta derecede.
Açıkça belirtmek gerekirse benim gibi tarihi turistik yerleri gezmekse amaç Ölüdeniz’de sadece denize girmenizi tavsiye ederim. Mümkünse Otelinizi Fethiye’den rezerve edin.
İkinci gün mutlaka yapmanızı önerdiğim tekne turu..
Ölüdeniz’den yapmış olduğumuz yolculukta koylara uğramakta.. Bu koylar; Kelebekler vadisi , Soğuksu koyu ,Akvaryum Koyu St. Nicholas Adası , Deve Plajı koylarında gezilmekte.. Tekneden denize kaydırakla girilebiliyor. Tekne gezisinde güzel bir gün geçirebiliyorsunuz.
Ücretler 25-30 TL arasında yemek dahil. 11’de başlayıp akşam 17.30 kadar süren güzel bir yolculuk.
Mutlaka gidip görülmesi gereken yerlerden bir diğeri de Saklıkent..
Türkiye’nin en uzun kanyonu olarak bilinen Saklıkent Kanyonuna giriş ücretli. 5 TL
Kanyonda bulunan kayalıklarda gidebilmek zor olduğu için mutlaka plastik ayakkabı almanız gerekiyor. Almam demeyin , gerçekten alın 🙂 Suda yürüyüşlerin zaman zaman derinleştiği bu kanyonda yürümeniz için şart bu ayakkabılar.. Ayrıca sakın ola sakın parmak arası terlikle gelmeyin..
Güzel şelaleler, kayalıklar , dağ , tepe.. Fotoğrafçılar için güzel yerler var..
 
Kanyon çıkışında akan suyun içerisinde oluşturulmuş olan yemek yeme yerleri harika..
Söylenenlere göre bu akan su sınır olduğu belirtilmekte.Suyun bir tarafı Muğla diğer tarafı Antalya sınırı olduğu belirtilmektedir.
Burada dinlenebilir. güzel bir zaman geçirebilirsiniz.
Gezip, gördüğüm diğer yerlerden biri de Kayaköy..
Kayaköy tarihi bir yer, Rumlar tarafından terk edilen bir mahalle olarak biliniyor. Bu evleri gözlemlediğinizde dikkat çeken bir nokta , hiçbir evin diğer evin güneşini kesmediği.. Bir kat alçak, bir kat yüksek..
İnsanların birbirine saygısı..
 
Buradan 5 km lik bir yoldan yürüyerek Ölüdeniz’e çıkmanız mümkün olduğu belirtiliyor. Ben çıkmadım 🙂
Kayaköy’de Mehmet Amcayla tanıştım, 80 yaşında Allah uzun ömür versin..Ayran içtik, köy ayranı. Gerçekten harikaydı.. Biraz hikayesini anlattı. Oteli gezdirdi.. Uygun güzel bir oteli var.
Kayaköy hakkında ayrıntılı bilgiye vikiden ulaşabilirsiniz.
Bir diğer gidip gördüğüm yer; Fethiye’de bulunan Fethiye Arkeoloji Müzesi. Tarihi kalıntılar, taşlar, heykelleri inceleyebileceğiniz güzel bir müze.
Farklı alternatifler , safari turu, yamaç paraşütü..
Şehir içinde Fethiye, Ölüdeniz, Kayaköy, Saklıkent gibi yerlere minibüsle gidilebiliyor.
Ücretler 5 TL civarı. Saklıkent biraz uzak olduğu için 11 TL 🙂
Sonuç olarak, dört günlük gezimde buraları gezebildim. Yüzmeyi sevdiğim için her gün yüzüyordum, geri kalan zamanlarda da yettiği kadar gezilmesi gereken yerleri gezmeye çalıştım.. Fotoğraflar çektim..

Gezilecek daha çok yer vardı aslında. Kısmet başka zamana..

Notlar bu kadar..

Hoşça kalın..
 

Paylaş

Muğla- Fethiye-Ölüdeniz Gezi Notları – 2015 Haziran” için bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir